Lenin'in Marksizmle ilişkilenişinden öğreniyoruz
Sevgili yoldaşlar
Lenin bir Marksist’ti. 20. yüzyılda kendisinden sonraki bütün devrimci önderleri düşünce ve eylemleriyle derinden etkileyen komünist bir önderdi. Öyle ki 20. yüzyılda Marksizm aynı zamanda Lenin’in adıyla birlikte, “Marksizm Leninizm” olarak anıldı. Ve Lenin ve Bolşevik Parti’nin görkemli eseri Büyük Ekim Devrimi bütün bir 20. yüzyıla damgasını vurdu.
Lenin bunları nasıl başardı, bu işin sırrı nerede?!..
Bu soru bizi Lenin’in Marksizmle ilişkilenişine, yani “Lenin’in Marksizmini” anlamaya davet ediyor; onun düşünce ve eyleminin, bütün ideolojik ve politik varoluşunun temelini oluşturan “devrimin güncelliği” düşüncesine götürüyor.
Lenin, Marks ve Engels’in en iyi, sarsılmaz bağlı ve mükemmel yaratıcı öğrencisidir. Lenin Marks’ın değişik konu ve sorunlara dair analizleri ya da ulştığı teorik sonçlar, düşünceler ile Marksist yöntemi birbirinden ayırır.
“Diyalektik ve tarihsel materyalizm” Marksizmin yöntemidir. Lenin’in Marksizm’inde “Marksizmin yöntemi” her şeyden önce gelir ve daima dikkat merkezindedir. O Marksist yöntemi ve Marksist yönteme bağlılığı daima üstün tuttu.
Lenin savaş, ulusal sorun vb. konulara dair Marksist teorik ya da politik düşünceleri oluşum ve tarihsel gelişim bağlamlarına yerleştirerek “okur”, analiz eder, sonuçlar çıkartır. Bu zaten Marksist yöntemin gereği ve bir uygulama alanıdır. O, Marksist düşünceleri “tekrar” etmekle, “aslına bağlı” tarzda savunmakla yetinmez, iç tutarlılık ve bütünlüğünü koruyarak, onlara güncel devrimci ihtiyaçlara yanıt verecek nitelikler kazandırarak geliştirir. Lenin'in Marksizmin düşünceleriyle ilişkilenişi statik, edilgen, sınırlanmış, donuk değil, canlı, dinamik, akışkan ve yaratıcıdır.
Lenin’in Marksizm çalışmaları aynı zamanda Marksizm iddialı çağdaşlarının konu üzerine yaklaşım ve pozisyonlarının, yöntemlerinin ve ulaştıkları sonuçların sıkı eleştirel devrimci analiziyle el ele gider. Marksizmin bozulmasına, çarpıtılmasına ve oportünizme karşı mücadele gündeminden hiç düşmez.
Lenin’in Marksizmle ilişkilenişinini özellikle kaydedilmesi gereken ayrıcı bir çizgisi de Marksizm’i “bir eylem kılavuzu” olarak kavramasıdır. Bu, Lenin’in bütün teorik çalışmalarını içinde hareket ettiği tarihsel dönemin yaşamsal devrimci sorunlarına adamış olmasını da açıklar.
Devlet teorisi, devrimci şiddet, enternasyonalizm gibi Marksizmin oportünistler tarafından unutturulan ya da çarpıtılan yanlarını açığa çıkardı, Marksist devrim teorisini güncelledi, Marksizm’i çağının sorunlarına mükemmel tarzda uyguladı. Devrimci enternasyonali yeniden kurdu.
Lenin Marksizm’i yeniden kurmadı, ama Marksizmin devrimci özünü çağının devrimci ihtiyaçlarına yanıt verecek tarzda açığa çıkarmayı, uygulamayı başardı.
Sevgili yoldaşlar
Lenin kapitalizmin en yüksek ve son aşaması “tekelci kapitalizm” analizini geliştirdi, tekelci kapitalizmin ulusal tekeller temelinde dünya ekonomisini ve bütün ülkeleri bir zincirin halkaları gibi emperyalist sistemde birleştirdiğini, devrimin emperyalist zincirin en zayıf halkalarında bir ya da birkaç ülkede gerçekleşebileceği teorik öngörüsünü formüle etti. Emperyalizm aşamasında iyice şiddetlenen kapitalizmin eşitsiz ve sıçramalı gelişme yasası bunu mümkün kılmaktadır. Devrimin üretici güçlerin, kültürün vb. en fazla geliştiği ülkelerde gerçekleşebileceğine dair II. Enternasyonal’in eskiyen devrim teorisinden kopmayı, onu aşmayı baaşrdı.
Lenin düşüncelerinin tam merkeiznde devrimin güncelliği hakikatı vardır, çağının bütün önemli gelişmelerine de devrimin güncelliği projeksiyonundan baktı. Bütün ülkelerin komunistleri günümüzde de devrimcin güncelliği hakikatinden hareketmelidirler.
Yoldaşlar
Uluslararası tekellerin ve bunların en büyükleri dünya tekellerinin üretim, ticaret ve sermaye ihracında, bütünleşik dünya pazarı üzerinde tam hakimiyet kurmasıyla karakterize olan, üretim sürecinin de küreselleştiği, spekülatif sermayenin toplam sermaye hareketi içinde belirgin konum kazandığı, uluslararası tekellerin ve emperyalist devletlerin dünya pazarı üzerinde şiddetli bir rekabete ve bu rekabet temelinde dünyayı yeniden paylaşma mücadelesine giriştikleri, yeni-sömürgeciliğin, daha ağır bir boyunduruk biçimi olan mali-ekonomik sömürgeciliğe dönüştürüldüğü bugün, bu ayırt edici özellikleriyle dünya kapitalizmi emperyalizmin bir evresine, emperyalist küreselleşme evresine ulaşmıştır.
Devrimci programın tanımladığı gibi, emperyalist küreselleşme koşullarında devrimler emperyalist zincirin en zayıf halkasında ya da halkalarında patlak verebileceği gibi, bölgesel devrimler de olanaklı hale getirmiştir. Aynı durum, tek tek ülke devrimlerinin bölge devrimlerine ve dünya devrimi dalgalarına dönüşmesinin nesnel koşullarını olgunlaştırmakta, birçok ülkede birbirini tetikleyen devrimler olasılığını güçlendirmektedir.
Komünist tarihin Balkanlar'da, Kafkaslar'da vb. halkları devrimci proletaryanın önderliğinde bölgesel proletarya diktatörlüğü federasyonlarında birleştirme program ve stratejisini, keza III. Enternasyonal’in “dünya proletarya diktatörlüğü federasyonu” hedefini gün yüzüne çıkartma ve güncelleme görevini Marksist Leninist komünistler üstlenmiştir.
Marks ve Engels Marksizmin kuruluşu döneminde Komünist Manifesto’da “Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşiniz” sloganını formüle etmişlerdi. Bu slogan bilimsel sosyalizmin tarihsel kuruluş sürecine de uygun düşüyordu. Lenin bu sloganı çağının koşullar altında “politize” etti; 20. yüzyıla damgasını vuracak “Bütün Ülkelerin İşçileri ve Ezilen Halklar Birleşiniz” sloganını yükseltti. Ve bu sloganın tanımladığı devrimci stratejinin temellerini attı.
Günümüzde Lenin’in ve III. Enternasyonal'in devrimci izini süren biz Marksist Leninist komünistler, “Bütün Ülkelerin İşçileri Ve Ezilenleri Birleşiniz” sloganını geliştiridk; tekelci kapitalizmin emperyalist küreselleşme evresi ve kapitalizmin varoluşasal krizi koşullarında Lenin’in devrimci duruşu ve çizgisini güncellediğimize inanıyoruz.
Yoldaşlar
1989-90 dönemecinde modern revizyonist SSCB’nin çözülüş ve çöküşü, Varşova Paktı’nın dağılmasıyla birlikte dünya burjuvazisi “Soğuk Savaş”ı kazandığını ve “tarihin sonu”nu ilan etti. Bütün dünyaya muazzam bir gericilik dalgası ve umutsuzluk yayıldı. Devrimci ve komünist hareket içerisinde tasfiyeci ideolojik çözülme ve teslimiyet belirleyici gelişmeler oldu. Bu süreçte tasfiyecilik, ideolojik ve örgütsel bunalım dünyadaki devrimci, ulusal devrimci ve komünist hareketi kuşatması altına aldı, özetle dünya komünist hareketi bir yapısal kriz sürecine girdi.
Son on yıllık dönemde mayalanan halk isyanları, kitle grevleri ve genel grev dalgaları ile komünist öncülük ve önderlik iddiasının buluşamaması dünya komünist hareketinin yapısal kriz gerçekliğine işaret ediyor.
Başkaldıran halklar burjuvazinin siyasi egemenliğini yıkmaya ve iktidarı almaya yönelmiyorlar. Günümüzde “dünya komünist hareketi” ideolojik ve örgütsel birlikten yoksun olduğu gibi, işçi sınıfı hareketi, halk hareketleri ve ayaklanmalarıyla bağları da oldukça zayıftır. Oysa kuşkusuz 21. yüzyılın komünist öncüleri ve önderlikleri işçi sınıfı hareketi ve halk hareketleri ve ayaklanmalarıyla sımsıkı bağlı tarzda ve bizzat bu mücadelelerin içinden yükselecektir.
Sevgili Yoldaşalar
Türkiye ve Kürdistan’da Marksist Leninist komünistler, bizzat uluslararası komünist hareketin ‘60’lardan ‘90’lara yaşayageldiği bölünmeler ve parçalanmalar sürecini tersine çevirme iddiasıyla gerçekleştirdikleri Birlik Devrimi’nden başlayarak, birkaç on yıllık dönemde yapısal krizi aşma çizgisinde ilerlemektedirler.
Lenin düşüncesinin güncelliği en başta yapısal krizin devrimci çözümüne odaklanmak demektir. Bu, bugünkü tarihsel koşular altında devrimci teori, program, strateji ve devrimci örgüt sorunlarını kapsayan görevler bütünüdür. Dünya komünist hareketi kuşkusuz devrimci deneyimlere dayanacaktır, ama bugünkü tarihsel ve güncel koşullar altında kendi yolunu kendisi bulmak zorundadır. Burada dünya komünistlerinin en büyük güvencesi, Lenin gibi sarsılmaz biçimde Marksist yönteme dayanmak ve uygulama yeteneğini geliştirerek, Marksizm’i eylem kılavuzu olarak işlevselleştirmektir.
Marksisit leninist parti ve örgütler arasında eşit ilişkiler kurmak, devrimci işbirliği ve devrimci enternasyonal ilişkilerin geliştirilebilmesinin temelidir. 20.yüzyılın deneyimleri bunu doğruluyor.
Teorik farklılıklar temelinde saflaşmaların dünyada devrim ve sosyalizm mücadelesinin gelişmesine hizmet etmeyeceği her kes için açık olmalıdır. Günümüzde politik bakımdan devrimci yönelim içerisindeki marksizm ve sosyalizm iddialı parti ve örgütlerin, çevrelerin teorik, ideolojik farklılıkları olsa da antiemperyalist, antifaşist bölgesel ya da uluslararası birlikler oluşturmaları, işçi sınıfı ve halkların mücadele ve başkaldırılarını koordine içinde desteleyerek enternasyonal alanda politik etkinliklerini artırmaları ve bu zeminde ideolojik-teorik etkileşimleri III. Enternasyonal’in devrimci gelenek ve kazanımlarını temel alan yeni bir devrimci enternasyonalin inşasına ve yapısl krizden çıkış sürecini besleyecektir.
Yoldaşlar,
Dünyada 20. yüzyılın girişi ve ilk yarısı boyunca yükselen öncü parti düşüncesi, daha sonra itibar kaybı ve gerileme sürecine girdi ve modern revizyonist sitemin merkezinde duran modern revizyonist bürokratik SBKP’nin ‘89-91 dönemecinde ulusal eklemlerinden çözülüşü ve çöküşüyle düşüşe geçti.
Günümüzde proletaryanın devrimci sınıf bilincinin ayağa kaldırılmasında Lenin’in öncü parti öğretisinin yükseltilmesi ve güncellenmesi, işçi sınıfı ve emekçi yığınlara taşınması özel bir öneme sahiptir.
Dünya fırtınalı bir döneme girmiş bulunuyor. Devrimciler yaklaşan fırtınaya hazır olmalı. Devrimci teori ve programa sahip, örgütsel yapılanışı illegal temele dayanan, sınıflar mücadelesinin ortaya çıkarttığı bütün mücadele biçimlerini tanıyan, kabul eden ve omurgasını adanmış devrimcilerin oluşturduğu öncü partilerin kurulması bütün ülkelerin komünistlerinin önündeki birinci görevdir.
Yoldaşlar
Kuzey Kürdistan ve Kuzey Kıbrıs’ı sömürgeleştiren, Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yayılmacı, işgalci, açık emperyalsit politika izleyen Türkiye Cumhuriyeti çok uluslu bir devlettir.
Bizim gibi çok uluslu bir devlette “birleşik devrim” zafere giden en güvenceli yoldur.
İşçi sınıfının kurtuluşu için mücadele eden Marksist Leninist Komünistler için Lenin ve Ekim Devrimi’nin ulusal sorunlarda geliştirdiği çözümler, proletaryanın sınıf birliğinin enternasyonal devrimci sınıf bilinci temelinde gerçekleştirilebilmesinin biricik anahtarıdır. Ve bunun egemen ulus şovenizmi ve sosyal-şovenizmle kesintisiz mücadeleyi gerektirdiğinin iyi biliyoruz.
20. yüzyılda sosyalist ülkeler ve komünist partileri arasında patlak veren mücadelelerin temel nedenlerinden birisi olan büyük ulus şovenizmi ve ulusal dar görüşlülük dünya proletaryasının sosyalizm mücadelesine büyük zararlar vermiştir.
Emperyalistler arası çelişkilerin keskinleşmekte olduğu, silahlanma ve militarizmin tırmanışa geçtiği yeni bir emperyalist paylaşım savaşı tehlikesinin büyümekte olduğunu düşündüren işaretlerin çoğaldığı, yenifaşist hareketleri büyümekte olduğu günümüzde sosyal-şovenizmle mücadele ve devrimci enternasyonalizmin yükseltilmesi görevleri Lenin’in izinde yürümenin ve devrimci hazırlığın gereğidir. Yeni bir dünyasal paylaşım savaşı ve yeni faşizmin yükselişinin ancak devrim mücadelelerinin geliştirilmesi ve devrimlerle önlenebileceği dersini hiç unutmayalım.
Yoldaşlar
Emperyalist küreselleşme evresinde devrim günceldir ve insanlığın geleceği her zamankinden daha çok proletaryanın devrimci eylemine bağlıdır. Devrimci proletarya insanlığın ve gezegenin geleceği ve kaderini şekillendirecektir. Proletaryanın nüfusun proleter olmayan ezilen ve sömürülen emekçi katmanlarını, ezilen ulus ve ulusal toplulukları, ezilen cins olarak kadınları, bastırılmış dinsel inanç topluluklarını, baskı altındaki cinsel yönelimleri burjuvaziye karşı kendi etrafında birleştirme olanakları güçlenmiştir. Proletaryanın komünist öncüsü ancak ezilenlerin emperyalizm ve kapitalizme, ataerkine, sömürgeciliğe ve faşizme karşı özgürlükçü taleplerini sahiplenerek, destekleyerek onları politik özgürlüğü kazanma mücadelesi ve toplumsal devrim çizgisine çekebilir.
Devrimci proletaryanın programı kadın özgürlük mücadelesi ve kadın devriminden gezegenin ve insanlığın varoluşunu tehdit eden ekolojik yıkıma kadar insanlığın bütün sorunlarının çözümü ve yeni bir uygarlığın inşasında tarihsel rolünü oynama bilinç ve iradesine sahiptir.
Bütün ülkelerin işçileri ve ezilenleri birleşin!
Yaşasın devrimci enternasyonalim!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!